THE SMART TRICK OF SOHBET THAT NOBODY IS DISCUSSING

The smart Trick of sohbet That Nobody is Discussing

The smart Trick of sohbet That Nobody is Discussing

Blog Article

Konyalılar, İstasyonda başlarına şapka, ya da şapkaya benzer ne varsa giymiş bir şekilde Atatürk’ü karşılamıştı. Halkın çoğu, keçeden yapılan Konya külahının önüne bir güneşlik ekleyerek kaskete benzetmiş, read more başına geçirmişti.

Karşı sırada da Tekel binasının yanından sağa giren sokağı geçtikten köşeden ikinci binanın altında Manav Pastanesi vardı, Rumelili İdris Manav’ın pastanesi, oradan aldığımız acıbadem kurabiyelerinin tadını da Helloç unutamam, bir de Prenses’i meşhurdu. İdris'in diğer kardeşi Ahmet (Şişperson) Manav’ın da bir pastanesi vardı o da Yusuf Şar Konağı’ndan Muammer Bey Caddesine girişte köşe başındaydı. Ahmet Manav ne kadar şişmansa İdris Manav tam aksine çok janti birisiydi.

 Azime ne tükenmez hazine yakaladığını bilmez değildi elbette, Cemile’yi önce terzi Mürüvvet’e götürmüş, hanımlar gibi giydirmiş, ayağına tokalı pabuçlar almış, bir hafta, on gün Mürüvvet’in (Gülsen Tuncer) evinde istirahat ettirmiş, usul erkan öğrenmesini sağlamıştı. Ondan sonra bir geceliğine oturağa göndermek için otuz, kırk, yerine göre yüz lira alarak ve sürüyüp götürmesinler diye de yanına kendi adamlarından bir silahlıyı -efesidir, yalnız göndermez- diye katarak kızı çalıştırmaya başlamıştı.

Bu restorasyon sırasında tekrar binanın 1901 yılında yapılmış olan orijinal haline dönülmüştü. Binanın orijinalinde var olan ve sonradan yangınlar ve hırsızlık sonunda kaybolan Kütahya çinileri Hafız Mehmet Emin usta tarafından yapılmıştı. Restorasyon sırasında orijinal desen kalıplarına sadık kalınarak Hafız Mehmet Emin ustanın torunları tarafından yönetilen Metin Çini Fabrikası, bu çinilerin yenilerini üretmişlerdi.  

Fotoğraf 37- 1950 öncesi Onuncu Yıl Anıtı halen yerinde Yusuf Şar Konağı’nın sağındaki iki katlı bina artık tamamen yıkılmış, arazisi tahta perde ile çevrili.

Eski yazının tamamıyla değiştirilmesi konusu 1925 yılında ciddî olarak yeniden ele alınmış, Maarif Teşkilâtına Dair Kanunla kurulan “Dil Heyeti”, bir yazı komisyonu gibi çalışmaya başlamış ve 1928 yılı ortasında Lâtin harflerinden oluşturulan “Yeni Türk Alfabesi”nin kabulü yönündeki çalışmalar, Atatürk’ün desteği ile 1928 yılı Ağustos ayında uygulamaya konulmuştu. one Kasım 1928 tarihinde çıkarılan ve three Kasım 1928 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan kanunla bu büyük değişiklik gerçekleştirilmişti. Ancak ne yazık ki bu çalışkan icraat ve dava adamı yapmış olduğu bu çalışmaların meyvelerini göremeyecek, bu fotoğrafların çekilmesinden çOkay kısa bir süre sonra daha 35 yaşındayken Millet Mekteplerinin açılacağı gün, one Ocak 1929 Salı günü öğle vakti vefat etmişti.

hemen sonrasında büyük bir şevk ve istekle arşivinde var olan bazı Konya fotoğraflarını benimle paylaşarak, blogun görsel zenginliğine katkı koyan ve her zaman olduğu gibi bana katkılarıyla güç veren,

Fotoğraf thirty- Sağda Yusuf Şar Konağı’nın sırasındaki İnhisarlar İdaresi Binası’nın varlığı bu fotoğrafın 1935 yılından sonra çekildiğinin göstergesidir. Fotoğraf 27 ve 28’de var olan Yusuf Şar Konağı’nın bahçe kapısı, duvarı ve parmaklıkların bu fotoğrafın çekildiği tarihten itibaren kaldırıldığı ve Konağın merdivenlerinin direkt olarak kaldırıma açıldığı görülüyor.

Onun vefatını ve bu beklenmeyen kayıp sonrasında Mustafa kemal Atatürk’ün üzüntüsünü Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı kitabında şu şekilde aktarmaktadır;“O kadar sevinen Necati, Latin harfi ile imza atmayı henüz meşk ediyordu. Maarif Vekili, Millet Mektebi’nin ilk talebesi olacaktı. Heyecan içinde kalktı. Pek sevdiği zeybeğini oynadı. Körbarsak ameliyatı olması için hekimlerin nasihatlerini dinlemeyen zavallı genç,

Çeşitli okullarda çalışan Hüsnü Kazım Ersoy, 1953 yılında Uşak’ta yeni açılan Hasan Hilmi İlkokuluna Başöğretmen (müdür) olarak atanmış, 1970 yılında vefat edene kadar da o okulda görevine devam etmişti. 42 yıl, three ay, 19 gün süren eğitimcilik hayatı dışında fotoğrafçılığı ile de tanınan Hüsnü Kazım Ersoy’un öğrencisi Haldun Temel Ersan’ın lütfedip bu yazı için benimle paylaştığı bu fotoğraflar, başöğretmenin 1928 yılında three ay süre ile Konya Muallim Mektebi’nde katıldığı bir eğitim kursu sırasında kendi çektiği ya da edindiği fotoğraflardandır.

When questioned about the possibility of misinformation, Khosla claimed local weather Answers gained’t develop a reaction for thoughts it doesn’t have an answer for. “in contrast to other answer solutions, we really are baking this into confirmed journalism,” Khosla reported.

Yakın bir tarihte yapılan araştırmalar sonucunda Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin evinin yeri tesbit edilmişti. Araştırmalara göre evin bulunduğu alan tam da Emir Seyfettin Karasungur Türbesi’nin yanındaki 2013 yılında çektiğim fotoğraflarda otopark olarak kullanılan boş alandır.

Fotoğraf 44- 1956-fifty seven yıllarına ait bu Alâeddin Tepesi fotoğrafında Yusuf Şar Konağı’nın yıkıldığı ve yerinin boş olduğu, karşı köşede ise Muallimler Birliği’nin yerine inşaa edilen Tevfik Ceylani evi ve Yeni Sinema’nın henüz ayakta olduğu görülmektedir.

Giriş cephesindeki asimetrik düzen ve kaplama gibi duran mermer işlemeli taşların aslında tuğla duvarın içerisine kadar gömülü olması ve eski fotoğraflarda da aynı şekilde görünmesi bu işlemeli taşların devşirme (yıkılan başka bir mimari yapıdan alınmış) olduklarını düşündürmektedir. Kapı üzerinde mermer üzerine sülüs ile arapça bir kitabe yazılmıştır. Kitabede; “Bu buk’ayı* 824 (1421) yılında Mehmed İbn-i Alâ-ed-din’in hükümdarlığı zamanında - Allah memleketini muhalled** etsin - hayrat ve hasenat sahibi Hatıplı Hacı Has Bey oğlu Mehmed - Allah şanını yüceltsin - inşa etti ve Dâr-ül-huffâz yaptı.” diye yazmaktadır.

Report this page